6 Şubat 2016 Cumartesi

Nedir Bu Çocuk ve Ayakkabı meselesi?



      Çocuklar bir işi kendi kendilerine yapmayı öğrendiklerinde, pozitif yönde yeterlilik duygusu geliştirirler ve bu kendilerini yetenekli, saygın hissetmelerini sağlar. Her çocuğun gelişim basamakları aynı sırayı takip eder, fakat her çocuğun gelişim hızı farklıdır. Burada onların kendi kendilerine yaparak öğrenebilecekleri bazı ipuçları var. Çocuğunuzun gelişim hızı ve yaşına göre isterseniz örnek alabilirsiniz.

1-3 Yaş Dönemi :Bu dönemde "Ben yaparım!" sözü, çocuğunuzun mantrası olacaktır. smile ifade simgesi Bu nedenle bağımsızlık, öz güven ve yeterlilik duygusunun en çok yükseldiği bu zamanlar, çocuğunuzun en çok işbirliği yapacağı zamandır. 
 24-36 aylar arasında genelde çocuklar tuvalet eğitimi için hazırdır. Yetişkinlerin tuvaleti kullanması konusunda meraklı olabilirler ve onları taklit edebilirler veya lazımlık/tuvaleti meraklı gözlerle teftiş etmeye başlayabilirler. Bu meraktan faydalanarak lazımlık veya çocuk klozet kapağı kullanarak, kendi kendilerine oturmalarını sağlayabilirsiniz. Günde birkaç kez hatırlatıp, her başarısını takdir etmeniz ise önemli bir ayrıntıdır. (Onu asla zorlamayın!)

● Muhtemelen kendisi yemek isteyecektir. Size göre erken bir dönemde istese dahi kaşığı ona vermekten çekinmeyin. Dökülen yemekler temizlenebilir smile ifade simgesi 2 yaşından sonra kendisi istemese bile, çocuğunuza kaşığı siz verin. Döksün, dağıtsın, az yesin... Bir daha ki sefere daha başarılı olacaktır. Çünkü kendisini beslemenin onun görevi olduğunu fark edecektir. İnce motor becerisini geliştirmesini destekleyecek olan bu ilk kaşık tutmalar, ileride kalem tutma becerisine de yardımcı olacaktır. 

● Bu yaş aralığında ki çocuklar artık kendi montlarını ve ayakkabılarını kendileri giyebilirler. Eğer onlara bu konuda yeterli zaman ve sabrı gösterirseniz, başardıklarını göreceksiniz. Başlangıçta montunu veya ayakkabısını sadece vererek ya da yerine kaldırarak
bu işi onun için kolaylaştırabilirsiniz. Her denemesi onu amacına adım adım yaklaştıracaktır. Buradaki önemli ayrıntı ise; çocuğunuzun cesareti kırılmadığı sürece, ona yardim talebinde bulunmamanız. Eğer çocuğunuz bir kreşe başladıysa, kreşteki öğretmenlerinden ve yardımcılardan, çocuğunuz kendisi istemediği sürece, bu konuda ona yardım etmemelerini rica edin. Ayakkabılarını kendisi giymesi, sorumluluk ve öz yeterlilik duygularını geliştirmesi için önemlidir. 
●● Lütfen onlara fırsat verin, kendi işlerini kendileri yapsınlar, cesaretleri kırılmasın, sorumluluk bilincine ilk adımlarını atmalarına izin verin. ''Zaman yok'' demeyin. Bunları yapması onun en çok 20 dakikasını alacaktır. Çocuğunuz için 20 dakika erken kalkmak çok zor sayılmaz. Böylece ileride akademik hayata başladıklarında, ödevlerini size yaptıran çocuk oranını azaltmaya katkıda bulunabiliriz smile ifade simgesi ●●

Çocuğum Çok Televizyon İzliyor!

    Medya her yerde. Televizyon, cep telefonu, tablet bilgisayar, bilgisayar&video oyunları vs. Hemen hepsi çocuğumuzun en çok ilgisini çeken şeyler. Bugünün çocukları günde ortalama 7 (yedi) saatlerini bu tür araçlarla geçiriyorlar! Çocukların zamanlarının bu kadar büyük bölümünü medya araçları ile geçirmeleri, günümüz ebeveynlerinin işini kolaylaştırıyor ve bu döngü böylece devam ediyor. Peki çocuğumuzun medya araçlarına bu kadar çok maruz kalması sonucu ne gibi riskler ortaya çıkıyor?
   Yapılan araştırmalar haddinden fazla medya kullanımının dikkat ve konsantrasyon problemleri, akademik başarı problemleri, uyku ve yeme bozuklukları, obezite, şiddete meyilli davranışlar, hayal gücünde kısıtlılıklar, uygunsuz davranışlar gibi problemleri beraberinde getirebileceğini gösteriyor. Özellikle hedef kitlesi çocuk olan reklamlar, çocukları geleceğin sadece tüketici bireyleri yapmaya hazırlıyor. Çocuklarınıza sadece satın almalarını ve sağlıksız beslenmelerini empoze eden reklamlar oldukça tehlikeli görünüyor kuşkusuz. Ayrıca yaşlarına uygun olmayan programlardaki, şiddet ve cinsel içerikli, cinsiyet ayrımcı rol modeller, uygunsuz davranışların popüler gösterilmesi, alkol ve sigara kullanımı çocukları sosyal yaşantılarında bu yanlış davranışları sergilemeye teşvik ediyor.

   Peki bütün medya yayınları çocuklar için zararlı mı? Teknoloji çağında çocuklarımızı medyadan tamamen uzak mı tutalım? Ebeveyn olarak neler yapılabilir?
    Elbette, hayır. Çocuğu teknolojiden tamamen uzak tutmak, akranları ile ilişki kurmasını ve yetişkinlik sürecinde çağa ayak uydurmasını zorlaştırabilir. Ayrıca, görsel medya çocuğun diğer kaynaklar ile deneyimleme olanağı olmayan bilgileri elde etmesine yardımcı olabilir. Örneğin; bir bukalemunun nasıl renk değiştirdiği, bir çölde meydana gelen kum fırtınasının neye benzediği, buzullardaki hayvanların nasıl avlandıkları gibi... Bunun yanı sıra, diğer akranları teknoloji ile iç içe iken ve genel olarak aralarında bunları konuşuyorken, çocuğun akran sohbetlerine bu kadar uzak olması, sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilir. 
   Öncelikli olarak çocukların medyaya maruz kalma zamanlarına sınır getirilmelidir. Hemen her konuda kontrollü ve sınırlı olmak, hem çocuğun gelişimi, hem de aile içindeki sağlıklı iletişimin devamı için oldukça önemlidir. Çocukların kullandıkları medya araçlarına şifreler, çocuk kilitleri gibi sistemler uygulayarak her kanala ve bağlantıya ulaşmalarını engellemeniz önemlidir. Ayrıca her yerden karşımıza çıkan reklamları da engelleyebilirsiniz. Bu sınırlamalar için ücretli veya ücretsiz bir çok program/uygulama mevcut.
   Çocuğunuzla konuşarak, anlayabileceği bir dilde '' bu kadar çok medya maruziyetinin onun için zararlı olduğunu'' söyleyin ve '' beraber '' -sınırlı ekran zamanı- kuralları koyun. Eğer kuralları beraber koyarsanız, çocuğunuzun kurallara uyma eğilimi artacaktır. 

   Sınırlı zamanını aştıktan sonra hala televizyon, tablet vs. gibi araçları talep ederse siz ona başka seçenekler sunun. Kitap, gazete, dergi, oyuncak veya beraber bir etkinlik yapma, geleneksel bir oyun oynama gibi eğitici seçenekler, çocuğunuza elektronik araçlar olmadan da keyifli vakit geçirebileceği algısını kazandıracaktır.
   Evde ''ekransız alan'' oluşturabilirsiniz. Çocuğunuzun odasında televizyon, bilgisayar ya da video oyunları olmasın ve yemek saatlerinde televizyonu kapatın. Sadece beraber karar verdiğiniz sınırlı bir alanda bu araçları kullanmasını sağlayın.
    Çocuklar günde en fazla bir ya da iki saatlerini, yüksek kaliteli eğitici ve öğretici içerikli olması koşuluyla medya ile meşgul olarak geçirmeliler. Çünkü çocuklar için açık hava oyunları, kitap/dergi okumak, en az bir hobi edinmeleri ve serbest oyunlarda hayal güçlerini sonuna kadar kullanabilmeleri çok önemlidir. 
    Televizyon ve diğer elektronik medya kaynakları yeni doğan bebeklerden ve 2 (iki) yaşın altındaki çocuklardan kesinlikle uzak tutulmalıdır. Bir çocuğun beyni doğumunun ilk yılında çok hızlı gelişir ve çocuklar en iyi şekilde ekranlardan değil, insanlarla etkileşim kurarak öğrenirler.

İKİ DİLLİ ÇOCUKLAR ÜZERİNE




       Özellikle çok kültürlü coğrafyalarda ki çocukların, okul hayatlarına başladıklarında karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri "iki dillilik". 7 yaşına kadar evlerinde farklı bir anadille büyüyen çocuklar, okuma/yazma öğrenirken bu duruma özgü zorluklarla karşılaştıklarından, gelişimsel olarak "risk altındaki çocuklar" grubunda yer almaktadırlar. 
      Ülkemizin özellikle doğu bölgesinde bir çok çocuk, iki dilli grup içerisinde yer almaktadır. Hatta öyle ki bazen aynı evde 3 farklı dil ile büyüyen çocuklar dahi olabilir. Burada önemli faktörlerden biri, çocuğun hangi yaş ve koşullarda iki dile maruz kaldığıdır.
İki ya da daha çok dil öğrenerek büyümenin bilişsel açıdan elbette hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Avantajlarına değinecek olursak;
-- İki dilin konuşulduğu evlerde büyüyen bebekler, dillerin fonolojik ve dilbigisel farklılıklarını çok erken dönemlerden itibaren ayırt edebiliyorlar.
-- İki dilli olmanın okul öncesi ve okul çağı çocuklarına "üst dilsel" yetenekler, yani dil üzerine düşünme kapasitesinde çok belirgin avantajlar sağladığı gözlemlenmektedir.
-- Ayrıca, dikkati, dil görevlerine odaklamada çoğu iki dilli çocuğun tek dilli çocuklara oranla daha başarılı olduğu görülmektedir.
Dezavantajları;
-- İki dilli büyüyen bebeklerin, dildeki bazı dönüm noktalarına, tek dil öğrenen bebeklerden daha geç ulaşmasıdır.
-- Her iki dilde bilinen sözcük sayısı açısından, tek dil ile büyüyen çocukların gerisinde kalabilirler. Çünkü öğrendikleri sözcüklerin sayısı, iki dil arasında paylaştırılmış durumdadır.
-- İki dilin yazılışları arasında büyük farklar varsa, çocuk her iki dilde, okuma/yazma becerisi kazanımında tek dilli yaşıtlarının gerisinde kalabilir.
-- Çocukların çoğu, her iki dili aynı akıcılıkla konuşamayabilirler. Bunun sonucunda, daha az akıcı oldukları dilde, daha yavaş düşünme eğilimi gösterebilirler.
       Tüm bu durumlar göz önüne alındığında, eğer çocuğun okulda eğitim gördüğü dil, daha az akıcı olduğu dil ise, öğrenme sorunları riski doğabilir. Anadile ek olarak ikinci dili küçük yaşta öğrenmenin sayısız faydaları vardır ancak, her iki dili de destekleyecek şekilde öğretilmeli, biri diğerinin önüne geçmemelidir. Çevrenizde iki dilli olarak büyüyen çocuklar varsa ve onlar için endişeleniyorsanız, lütfen en yakın "Çocuk Gelişimci" ye başvurunuz. smile ifade sim